11 Ocak 2014 Cumartesi

ATEŞ VE SU

   ATEŞ VE SU’YUN HİKAYESİ
Aşk, bambaşka, tarif edilmesi en zor duygu. İnsana yapmayacağı şeyleri yaptıran, maceralara sürükleyen belki de bir insan olmadan yaşamanın ya da yaşayamamanın ne demek olduğunu öğreten yegane duygudur. ‘’Ateş ve Su’’ hikayesi de  Can Yücel’in kaleminden anlatılmış aşkın gücünü, imkansızlığı, birbirinin tamamlamanın ne demek olduğunu anlatan çok güzel bir hikayedir. Sizler için hazırladığım bu hikayeyi okurken hem duygulanacak hem de aşkın karşında hiçbir şeyin duramadığına şahit olacaksınız.

Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında 
Sevdalanmış onun deli dalgalarına. 
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa
Demiş ki suya:
Gel sevdalım ol, 
Hayatıma anlam veren mucizem ol...
Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa
Al demiş;
Yüreğim sana armağan...
Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına...
Zamanla su, buhar olmaya, 
Ateş, kül olmaya başlamış.
Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...
Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de
Yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su...
Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları...
Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, 
Geceler boyu... 
Bir gün gelmiş, suya varmış yolu.
Bakmış o duru gözlerine suyun, biraz kırgın, biraz hırçın.
Ve o an anlamış; aşkın bazen gitmek olduğunu. 
Ama gitmenin yitirmek olmadığını...
Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla. 
İşte o zamandan beridir ki:
Ateş sudan, su ateşten kaçar olmuş..
Ateşin yüreğini sadece su,
Suyun yüreğini
Sadece ateş alır olmuş...

CAN YÜCEL

1 yorum: