Boza, darı irmiği, su ve şekerden üretilen
bir kış içeceğidir.
Bilinen en eski Türk içeceklerinden biridir. Boza, genelde kış aylarında
tüketilir. Bozanın mevsimi 15 Eylül – 15 Mayıs arasıdır.
Uygun şartlarda muhafaza edilirse bozanın içilebilecek kıvamını
koruduğu süre 6 ya da 7 gündür.
Türkiye’de genellikle darıdan yapılan
boza, başka ülkelerde yapıldığı yerin başlıca ürününe göre mısır,arpa, çavdar, yulaf, buğday, kara buğday, Arnavut darısı, gernik gibi tahılların unu,
bazen da pirinç ve
ekmek, nadir olarak da kenevir unu
ve karamuk mayalandırılarak yapılır.
Boza, Mısır ve Kuzey Afrika sahilleriyle
Akdenizli tüccar gemiciler aracılığıyla batıya, Hazar Denizi güneyinden doğuya, Asya içlerine ve Çin’e; İran ve Afganistan’a, Kafkaslar’dan kuzeye, Volga
havzasına doğru geniş bir coğrafyaya yayılır.
Boza’nın
Faydaları
·
İçerdiği aktif mayalar sayesinde emziren annelerde süt
yapımını artırır.
·
Nitrozamin gibi kanserojen maddelerin vücuttaki
oluşumunun önlenmesine yardımcı
olur.
·
İçerdiği aktif mayalar ve faydalı bakteriler sayesinde probiyotik etkisi
vardır.
·
Gribal enfeksiyon gibi, birçok enfeksiyona
karşı bünyeyi dirençli kılar, yararlı bakterilerle vücuttaki direncin güçlenmesini sağlar.
·
Zengin protein ve B
vitamini içeriği
nedeniyle enerji ihtiyacı fazla olan kişiler, gebeler
ve sporculariçin çok faydalıdır.
·
Bozanın mayalanması sırasında oluşan
laktik asit, hazmı
kolaylaştırmada çok
yardımcıdır.
·
İçerdiği laktik
asit nedeniyle bağırsak
florasını düzenleyici role sahiptir.
·
Mide bezlerinin faaliyetlerini olumlu
yönde etkiler.
·
B kompleksi vitaminleri içerdiğinden
beslenmede önemli role sahiptir.
·
Zihin açıcı ve sinirleri dinlendirici
etkisi vardır.
·
Karbonhidrat ve proteinin yanı sıra birçok
besin öğesini içerdiğinden besleyici
özelliği nedeniyle “sıvı
ekmek” olarak anılır.
Servis
Edilirken; Bilindiği gibi boza, leblebi ve tarçınla servis edilir. Tabiî ki
böyle içmek şart değildir, fakat damak zevki açısından genel olarak böyle
tercih edilir.
PEKİ NEDEN LEBLEBİ?
İşte onun bir hikayesi var…
Osmanlı zamanının en popüler içeceklerinden birisidir boza, İstanbul sokaklarında hemen hemen her köşe başını bir bozacı mesken tutmuştur. O zamanın erkeklerinin de neredeyse tamamı gür bıyıklara sahiptir, bu bıyıklarla boza içmek de deyim yerinde ise tam anlamı ile işkencedir. Zira bozanın yoğun kıvamı nedeni ile dudaklarımın ucu ile içeyim de bıyıklarıma bulaşmasın deme şansınız yoktur, içim sonrasında da bozanın rengi ve kıvamı, bıyıklar üzerinde nahoş bir görüntü oluşturur. Bu durumu fark eden bir bozacı, bardaktaki içeceğin üzerine leblebiden oluşmuş bir emniyet duvarı inşa etmeye başlar. Artık pala bıyıklı yiğidimiz, bıyıklarını bozaya bulaştırmadan gönül rahatlığı ile bozasını içme imkanı bulmuştur. Afiyet olsun :)